Uluslararası Mimarlık Sergisi Venedik Bienali bu alanın önde gelen etkinliğidir ve bugünün zorluklarına karşılık yarının çözümlerini kurgulayanları kişileri bir araya getirir. Rolex 2014’ten beri Özel Ortak’ı ve Resmî Saat’idir. Bu destek, tasarım ve sürdürülebilirlik konusunda mükemmelliğe bağlılığımızı vurgular.
Biennale Architettura 2025, 23 Kasım 2025’e dek ziyarete açıktır.
2018’de inşa edilen yapının yerine gelen Rolex Pavyonu, sürdürülebilirlik prensipleri doğrultusunda yerel zanaatkarların, geleneksel inşa yöntemlerinin ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanımı ile yeni bir ifade buldu. Rolex, markanın kimliğini ve kalıcı olacak şekilde tasarlanan saatlerinin sürdürülebilirlik felsefesini yansıtması koşuluyla pavyonu tasarlamak üzere uluslararası alanda yetenekli mimar Mariam Issoufou’yu davet etti.
Issoufou, pavyon için tasarımında, Grand Canal ile ikiye ayrılan dolambaçlı ada Venedik’in formundan ilham almıştır. Ahşap cephesi, geri dönüştürülmüş yerel kalaslardan hazırlanmış ve Rolex’in ikonik birçok saatinde karşımıza çıkan ikonik yivli çerçeveyi hatırlatan bir şekle bürünmüştür. İç kısımda, Murano cam ustaları tarafından yapılmış yarı saydam tavan, gün boyunca şekil değiştiren renk tonları yaratır. Terrazzo zemin, geri dönüştürülmüş “Cotisso” öğütülmüş cam içeren agregalardan yapılmıştır.
Pavyonun iç kısmında Rolex, filmlerin eşlik ettiği üç vitrin ile mimari ve iç mimari dünyası ile bağlarını sergiler. Bu vitrinlerde, yeni Rolex Pavyonu’nun inşa süreci, Beyrut’ta bir araştırma çalışması ve Milano ve Tokyo’daki iki butiğin yenilenmesi anlatılır.
Fransız minar ve Pritzker Mimarlık Ödülü sahibi Anne Lacaton, binaların yenilenmesi fikrini destekleyerek yıkıma karşı çıkar. 2023–2024 döneminde Rolex mentorluk programı vasıtasıyla, Ermeni kökenli Lübnanlı genç mimar Arine Aprahamian’a, Beyrut’un doğusunda büyüdüğü yoğun nüfuslu bir semt olan Bourj Hammoud’da iki yıllık bir araştırma projesinde rehberlik etmiştir. Bu çalışma, boş yerlerin az bulunduğu, kamu alanlarının ise neredeyse hiç olmadığı ekonomik kısıtlamalar içindeki bir bölgede yaşam şartlarını iyileştirmek için küçük, stratejik müdahalelerin doğru strateji olduğunu gösterir.
Rolex, yenilenen Milano ve Tokyo’daki butiklerindeki seçkin işçilik geleneğini gözler önüne seriyor.
Milano’daki Galleria Vittorio Emanuele II içinde yer alan Rolex butiği, kapsamlı bir restorasyon sonrası, geleneksel İtalyan işçiliğinin takdirine ve rafine malzemeler ve mobilyalardan oluşan seçeneklere dayanan satış mekanı tasarımına yeni bir ifade getirir. ACPV ARCHITECTS’in tasarımı, Milano atmosferini çağdaş bir tonda yeniden canlandırırken konumun tarihî değerini korur.
Tokyo’nun Ginza semtindeki yeni Rolex amiral mağazası, gelenek ve modernliği kusursuzca bir araya getirir. Rolex Binası’nın dört katındaki mağaza ve cephesi, Tokyo bazlı tasarım stüdyosu Curiosity’den Gwenael Nicolas tarafından tasarlanmış ve lokal zanaatkarlar ve sanatçılarla çalışılmıştır. Butiğin cam cephesi, Kyoto’da üretilen metal kafes sayesinde benzersiz bir çift çerçeve ile ışıldar.