Rolex Day‑Date - Rolex’inizi bulun

36 mm
40 mm
Sarı altın
Pembe altın
Beyaz altın
Platin

Görünümü değiştir

Day-Date 40

Oyster, 40 mm, sarı altın
Day-Date 36

Oyster, 36 mm, sarı altın

Yeni 2019 modeli
Day-Date 40

Oyster, 40 mm, beyaz altın
Day-Date 36

Oyster, 36 mm, beyaz altın
Day-Date 40

Oyster, 40 mm, sarı altın ve pırlanta
Day-Date 36

Oyster, 36 mm, Everose altın ve pırlanta

Yeni 2019 modeli
Day-Date 40

Oyster, 40 mm, beyaz altın
Day-Date 36

Oyster, 36 mm, sarı altın ve pırlanta

Yeni 2019 modeli
Day-Date 40

Oyster, 40 mm, Everose altın ve pırlanta
Day-Date 36

Oyster, 36 mm, Everose altın ve pırlanta

Yeni 2019 modeli
Day-Date 36

Oyster, 36 mm, sarı altın

Yeni 2019 modeli
Day-Date 40

Oyster, 40 mm, beyaz altın ve pırlanta

1956 yılında piyasaya sunulan
Day-Date, dünyada bir ilke imza atmıştır.

Haftanın günlerini tüm harfleriyle gösteren ilk kol saati. Birçok dünya lideri tarafından kullanılan Day-Date modelinin geniş dil seçeneğine sahip gün göstergesi sipariş üzerine hazırlanır.

President bilezik 1956 yılında, prestijli Oyster Perpetual Day-Date modelinin lansmanı için geliştirilmiştir.

Bu zarif ve özel metal bilezik yarım dairesel üç parçalı bağlantılara sahiptir ve bugün hâlâ, Day-Date modeline ve Datejust kadın modelinin değerli metallerden yapılmış bazı versiyonlarına mahsustur. Daima Rolex'in şık ve gizli tokası Crownclasp ile donatılır.

Day-Date 40, üstün performansı garanti etmek için tamamen Rolex tarafından geliştirilmiş ve üretilmiş yeni nesil bir mekanizma olan kalibre 3255 ile donatılmıştır.

Bu otomatik kurmalı mekanik mekanizma saat işçiliği sanatının zirvesinde yer alır. Sahip olduğu 14 patentle Rolex teknolojisinin eksiksiz bir kanıtı olan mekanizma, hassasiyet, güç rezervi, şoklara ve manyetik alanlara karşı direnç, kullanım kolaylığı ve güvenilirlik bakımından temel kazanımlar sunar.

Cyclops lens, Rolex’in en ayırt edici ve en tanınan özelliklerinden biridir.

İsmini Yunan mitolojisindeki tek gözlü devden alan Cyclops lens, kolay okuma için saatin simgeleşmiş tarih göstergesini iki buçuk kat büyütür. Rolex saatlerin tüm diğer özellikleri gibi, Cyclops’un arkasında da icatlarla, araştırma ve geliştirmeyle ve daimi kusursuzluk arayışıyla dolu bir tarih vardır.

Nadir, değerli ve metallerin en asili olarak nitelendirilen platin, gümüşe benzer beyazlığı ve canlı parlaklığı ile dikkat çeker.

Değerli taşları sergilemedeki üstünlüğü sayesinde, zaman içerisinde en prestijli metal haline gelmiştir. Rolex, ‰950 (binde dokuz yüz elli) platinden oluşan ve genellikle rutenyum ile karıştırılarak elde edilen bir alaşım olan 950 ayar platin kullanır. Bu alaşım, metalin saat kasalarında kullanılacak kadar sağlam olmasını sağlarken, platinin efsanevi parlaklığını ve ihtişamını da korur.

Platin, kendisine aşina olmayanlar için tanınması güç bir madde olabilir.

Ancak bilenler için, buz mavisi kadran, platin Rolex saatlerin kendine has ve gizli imzasıdır.

Altın Rolex saatler büyüleyici bir parlaklığa sahiptir. Bu parlaklık, en değerli metal olan altının kullanımında uzun yıllara yayılan bir deneyimle edinilen uzmanlığa dayanır.

Rolex, yalnızca ‰750 (binde yedi yüz elli) saf altından oluşan muhteşem bir 18 ayar altın alaşımı kullanır. Sarı, beyaz ve Rolex'e özel pembe altın alaşımı olan Everose altın gibi farklı 18 kt altın türlerini üretmek için gerekli olan gümüş ve bakır gibi elementleri en doğru oranlarda karıştırır. İtinayla korunan formüller sıra dışı dayanıklılık, parlaklık ve nesiller boyu süren olağanüstü bir ışıltı sağlar.

Meteorit, bir asteroidin, hatta belki de bir gezegenin infilak ettikten sonra Güneş Sistemi’nin dört bir yanına saçılan ve gezegenimizin yörüngesine girerek yer çekimi sayesinde dünyaya ulaşan parçalarından çıkarılır.

Uzaydaki seyahati boyunca, meteoridin merkezi kademeli olarak dönüşür ve ergimiş asteroid çekirdeklerinin çok düşük bir hızla soğumasının bir sonucu olarak son derece sıra dışı metal motifleri ortaya çıkar. Rolex tasarımcıları, bu motifleri kullanarak Rolex’in en prestijli modellerinden bazıları için benzersiz hazineler yaratır.

IV yerine kullanılan IIII, saat ustalarının dört rakamı olarak bilinir ve sanılanın aksine yeni bir kullanım değildir.

IIII simgelemi Antik Mısırlılar, Yunanlılar ve daha sonra Etrüskler tarafından kullanılmış ve Romalılar tarafından benimsenmiştir.

Aslında, Orta Çağ'ın sonlarına kadar IV görülmemiştir ve ilk mekanik saatler üretildiğinde IIII hâlâ yaygın olarak kullanılmaktadır. Bugün kullanılmaya devam edilmesinin nedeni kadrana kattığı görsel dengedir. Sizce modern anlayışın mükemmelliği engellemesine izin verilebilir mi?

Day-Date 40 modeli, yüksek teknoloji ve geleneksel bilgi birikiminin eşsiz bir kombinasyonu olan gösterişli kadranlarla öne çıkmaktadır.

İnce, lazerle oyulmuş motifler özellikle sofistike bir etki yaratmak için geleneksel güneş ışını rötuşuyla uygulanmıştır. Tek tek elle yerleştirilen parçalarıyla yeni bir görünüm ve yoruma sahip Roma rakamlı saat imleri, bu karizmatik modelin maskülen duruşunun altını çizmektedir. Rolex'in kadran yapma sanatındaki eşsiz ustalığını gösteren bu saat yüzleri
Day-Date 40 modeline özeldir.

Pembe altın saatlerinin güzelliğini korumak için, Rolex kendi dökümhanesinde dökülen patentli özel bir 18 kt pembe altın alaşımı yaratmıştır: Everose altın. 2005 yılında piyasaya sürülen 18 kt Everose, tüm pembe altın Rolex modellerinde kullanılmaktadır.

Formülü birden çok patentle korunan Everose altın, Rolex’in yüksek estetik ve kalite standartlarına uygun malzemeler geliştirmeye gösterdiği büyük özeni ortaya koyar.

Crownclasp, katlanabilen parçalara sahip çok iyi gizlenmiş bir tokadır.

Yeni nesil açma ve kapama mekanizması, Rolex tacı şeklindeki küçük bir kolun altına gizlenmiştir. Toka gözden tamamen saklanmıştır. Jubilee veya President bilezikli Datejust modellerinde olduğu gibi Day-Date ve Pearlmaster modellerinde de bulunur. 2013 yılında deri kayışlar için düşünülmüş bir versiyonu da sunulmuştur. Bu ayarlanabilir ve katlanabilir Crownclasp toka, kayışın kolaylıkla uzatılmasına ve kısaltılmasına olanak tanır.

Pırlantadan safire, yakuttan zümrüde, Rolex değerli taşlarla süsleme sanatının ustasıdır.

Saatlerini en göz alıcı taşlarla bezemek için, Rolex marka bünyesinde yer alan gemologlarla ve mıhlama ustalarıyla çalışmaktadır. Teslim aldıkları değerli taşları incelemekten ve seçmekten sorumlu olan gemologlar, yalnızca Rolex’in son derece sıkı kalite standartlarına uygun taşların kullanılmasına izin verirler. Ardından taşları devralan mıhlayıcılar, her taşı en mükemmel haliyle, rengini ve parlaklığını ortaya çıkaracak şekilde yerleştirmekten ve sabitlemekten sorumludur.

Twinlock sistemi, biri kurma kolunun tübünün içinde, diğeriyse kurma kolunun kendi içinde bulunan iki contalı yüzey sayesinde vidalı kurma kolunun su geçirmez olmasını sağlar.

Bu prensip, Oyster koleksiyonunda yer alan 100 metreye (330 fit) kadar su geçirmezlik garantili tüm saatlerde kullanılır.

Rolex’in ve İsviçre saat işçiliğinin geçmişi birbirine ayrılmaz bir biçimde bağlıdır.

Kol saatinin geliştirilmesine öncülük eden Rolex, saat işçiliği alanındaki çok sayıda önemli yeniliğin kaynağıdır ve tarihi boyunca 400'ün üzerinde patent tescil ettirmiştir.

Rolex, saatlerinin tüm temel bileşenlerini, altın karışımlarının dökülmesinden mekanizmanın, kasanın, kadranın ve bileziğin makinede işlenmesine, el işçiliğine, montajına ve son rötuşlarına kadar tüm aşamalarıyla şirket bünyesinde tasarlar, geliştirir ve üretir.

Markanın logosu ve sembolü olan Rolex tacı 1931 yılında tescil edilmiştir.

Rolex kadranları üzerindeki yerini ilk olarak 1930’lu yıllarda, kurma kolu üzerindeki yerini ise 1950’li yılların başlarında almıştır. Datejust gibi kimi modellerde, 18 kt altından küçük bir aplike şekliyle saat 12 iminin yerini de almaya başlamıştır.

Üstün Kronometre statüsü, tüm Rolex saatlere eşlik eden yeşil mühürle sembolize edilir ve beş yıllık uluslararası garantiyi de beraberinde getirir.

Bu özel unvan, saat mekanizmasının sahip olduğu resmi COSC sertifikasının yanında, saatin Rolex laboratuvarlarında Rolex kriterlerine göre yürütülen bir dizi son kalite kontrolünü başarıyla geçtiği anlamına gelir. Kronometrik hassasiyete yönelik bu benzersiz testler, performans sınırlarını zorlayarak Rolex'i mekanik saatlerde mükemmelliğin ölçütü haline getirmiştir.

Çok az şirket devamlı olarak mükemmellik peşinde koşma, sonsuzluk arayışı, orijinal yaklaşımların ve yenilikçi çözümlerin keşfi ile tanımlanır.

Rolex saatler ilk günden beri, en derin okyanusların derinliklerinden en yüksek dağların zirvelerine, gökyüzünden yarış pistlerine kadar hayal edilebilecek en ekstrem koşullarda kendilerini kanıtlamıştır. Tüm Rolex saatlerin bu yüksek beklentilere yanıt verebilmesi için, her bir saat Rolex tesisinden ayrılmadan önce ekstrem koşullarda test edilir.

Rolex modellerinde yer alan Perpetual mekanizmalar, Rolex saatlerinin mükemmelliğinde önemli bir rol oynar.

Tümü İsviçre Resmi Kronometre Test Enstitüsü (COSC) tarafından kronometre olarak titizlikle belgelendirilen bu otomatik kurmalı mekanik mekanizmalar, ortak özelliklere dayanarak tamamen Rolex tarafından tasarlanmış ve üretilmiştir. Bu mekanizmalar yüksek performans sağlarken, hassasiyet, güvenilirlik, darbe direnci, etkin otomatik kurma ve bakım kolaylığı gibi gerekleri de taviz vermeden karşılar.

Mekanik bir kol saatinde osilatör zamanın bekçisidir.

Bir denge yayı ve bir denge çarkından oluşan bu düzenleyici organ, düzenli salınımlarıyla saatin hassasiyetini belirler.

Mükemmel hassasiyeti garanti etmek için Rolex 2000 yılında özel bir niyobyum, zirkonyum ve oksijen alaşımından yapılan Parachrom denge yayını yaratmıştır.

Paraflex, Rolex tarafından geliştirilmiş ve patentlenmiş özel ve son derece etkin bir darbe emicidir.

Kapsamlı şok testleri ve laboratuvar ölçümleriyle onaylanan sistem, Rolex saatlerin şok direncini yüzde 50’ye varan oranda arttırır. Dinamik 3D modelleme yoluyla tasarlanan yenilikçi geometrisi, yayın deformasyon riski olmadan konumunda sağlam bir şekilde durmasını sağlar.

Koca bir fark yaratan minik parça.

Mekanik saatler neden “tik-tak” sesi çıkarır?

“Tik-tak” sesi, mekanizmanın zaman ölçümünde kilit rol oynayan eşapmandan gelir. “Tik” sesi, eşapman çarkının bir dişinin manivelanın paletlerinden birine kilitlenmesiyle çıkar. Daha sonra osilatörün salınımıyla serbest kalan palet maşası, çarkın ikinci palete doğru kilitlenmesini sağlar ve “tak” sesi duyulur.

Palet maşası, kesintisiz salınım hareketiyle eşapman çarkının eğik dişlerine saatte tam olarak 28.800 defa vurur; 14.400 "tik" ve 14.400 "tak". Bu da yılda 250 milyon tik-tak demektir.

1931 yılında Rolex, sonraları tüm saat endüstrisi tarafından benimsenecek bir prensibe dayanan, Perpetual rotor adı verilen serbest bir rotorla otomatik kurma mekanizmasını icat etmiş ve patentlemiştir.

Otomatik mekanizma, bileğin doğal hareketleri sayesinde merkezi ekseninde önce bir yöne sonra diğer yöne serbestçe dönen yarım ay şeklindeki salınımlı ağırlıktan oluşur. Bu durum, saate durmaksızın doğal enerji sağlar. Ağırlığın salınımları ana yayda depolanan enerjiyi yaratır ve saate kesintisiz ve istikrarlı bir enerji kaynağı sağlar.

Yay tamburu, mekanizmaya enerji sağlar.

Tamburun içinde, mekanizma elle veya otomatik kurma sistemiyle kurulduğunda üretilen enerjiyi güçlü bobinlerinde depolayan ana yay bulunur. Ana yay açılırken, eşapmanın değişken hareketiyle kontrol edilen sürekli bir enerji akışını serbest bırakır. Ana yaydan gelen enerji, dişli takımı aracılığıyla eşapmana ve osilatöre aktarılır. Bu nedenle, mekanizmanın otonomisi veya kurmalar arasındaki güç rezervi, ana yayın ne kadar enerji depolayabildiğine ve enerji verimliliğine bağlıdır.

Teknik açıdan küçük bir şaheser olarak nitelendirilebilecek kurma kolu, yaklaşık 10 parçadan oluşur ve saat kasasına hermetik olarak vidalanır.

Rolex bu şekilde saat işçiliği tarihinin ilk su geçirmez kurma kolunu, yani saat içerisindeki korunaklı ve yalıtılmış dünya ile dış dünyanın zararlı unsurları arasındaki güvenli arayüzü üretmiştir.

Kadran eğer bir saatin yüzüyse, aplikeler de kişiliğine derinlik veren unsurlardır.

Saat 12 konumundaki Rolex tacı, Arap veya Roma rakamları, klasik veya profesyonel modellerin geometrik şekilli saat imleri ya da yuvalara yerleştirilmiş parlak değerli taşlar bu yüzün mimikleridir. Daima 18 kt sarı, beyaz veya pembe altından yapılan, kimi zaman parlak bir malzemeyle doldurulan veya kadranı zarif bir renkle tamamlayan aplikeler, olağanüstü bir çeşitlilik sunar. Bini aşkın farklı aplike tipi bulunmaktadır.

Değişken ataletli geniş denge çarkı, son derece hassas ayarlama yapılmasını sağlayan dört altın Microstella somunla donatılmıştır.

Yeni nesil mekanizmalarda, yeniden tasarlanan geometrisi ve yüksek hassasiyetli üretimi dengeyi üç kat arttırmıştır.

Manyetik alanlardan etkilenmeyen Parachrom denge yayı, sıcaklık değişimleri karşısında mükemmel stabilite sunar ve şok durumunda geleneksel bir denge yayına göre yaklaşık 10 kat daha dakiktir.

Salınımların eş zamanlılığını her pozisyonda koruyan Breguet yayıyla donatılmıştır.

Rolex şirket bünyesinde, daha uzun ömürlü, daha kullanışlı ve daha fazla stabiliteye sahip yüksek performanslı yağlar sentezleyip geliştirmiştir.

Rolex, kendi yağlama yağlarını geliştirmiş ve sentezlemiş tek bağımsız üreticidir.

Yağ türlerinin her biri yaklaşık 10 yıllık Ar-Ge çalışmalarının sonucudur ve kendine has bir uygulama yöntemine sahiptir. Düşük viskoziteli, yani ince yapılı yağlar, osilatörde olduğu gibi yüksek hızlı temaslar için kullanılır. Yüksek viskoziteli, yani yoğun yağlar ise dişli takımları gibi yüksek basınçlı, darbe etkili temaslar için kullanılır.